Karadeniz sahil yolunun bazı bölümlerinin sürekli olarak deniz tarafından yutulduğunu, buralarda bitmek tükenmek bilmeyen bir inşaat faaliyeti olduğunu hepimiz biliyoruz.
Zonguldak yakınlarındaki bir bölüm ise ayrı bir hikaye.
Dalgalar tarafından üçüncü kez harabeye çevrilen ve kullanılamaz hale gelen yol, 4. kez yapılmış.
Yeniden kullanıma açılırken de yolu koruması için “kurban” kesilmiş.
Yahu kardeşim, aynı yolu, aynı yere, aynı mühendislikle aynı şekilde 40 kere yapsan ve 40’ında da kurban kessen bir şey değişmez.
Allah size kullanın diye akıl, uygulayın diye bilim vermiş.
Siz bunların ikisini de kullanmıyor, bir hayvanın canından medet umuyorsunuz.
Kendi akılsızlığınızın cezasını bir hayvancağıza çektiriyorsunuz.
Yolun yıkılma nedenlerini doğru düzgün tespit edin, o nedenleri ortadan kaldıracak bir mühendislikle yolu gerekiyorsa farklı bir yerden geçecek şekilde ya da yükselterek ya da bilim nasıl gerektiriyorsa öyle yapın.
Sonra isterseniz yine kurban kesin, istemezseniz kesmeyin o yola hiçbir şey olmaz.
Ama aynı şekilde yaptıkça memleketteki kendiniz dahil tüm mahlukatı kurban diye verseniz o yol yıkılacak bilginize.
Tabii şimdi ben bunu yazdım diye türlü saldırıya maruz kalacağım o da ayrı.
Zaten bu dönem Türkiye’sinin en büyük sorunu bu.
Cehaletin ve bilime karşı duruşun kutsanması, bilginin ve bilimin ise sürekli olarak karalanması. Ama şunu biliniz ki, cehaleti kutsayıp, bilgiyi ve bilimi karaladıkça sürüneceksiniz.
Ne yazık ki, bilime inananlar da, sizlerle beraber sürünmek zorunda kalacak.
Ezcümle sürüneceğiz.
SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI!