27 Şubat 2024 Salı
Değerli okuyucular, uzun zaman önce yapmam gereken fakat açıkçası yapılan davranışları umursamadığım için ertelediğim şeyi bu akşam yapıyorum.
Zonguldak basınındaki çatlaklıklardan bahsedeceğim!
Bu yazıda bahsi geçen herkesin ismi açık bir şekilde yazılacaktır.
İma dolu laf ebeliği yapılmayacaktır!
*
Uzun zamandır sistematik olarak Ali Rıza Tığ ve kısa bir süredir de yine sistematik olarak Batuhan Karamalak tarafından her türlü psikolojik şiddete maruz kalıyorum. Ali Rıza Tığ bana şantaj yaptığı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı.
Mensup olduğum Karaelmas Gazeteciler Derneği (KGD) bu durum karşısında bırakın kınamayı, herhangi bir yorum dahi yapmadı! (Yapamadı)
Geçtiğimiz aylarda bir mekanda eşimle beraber eğlenirken Batuhan Karamalak ile karşılaştık.
Kendisi de uzun zamandır ima dolu yazılar ile beni hedef almaktaydı ve bir anda arbede çıktı.
Kendisinin daha önce şantajdan sabıkası ve şu anda da mevcut infazı olduğu için karakolda bana şikayetçi olmamam için ne istediğim soruldu.
Ben de bana iftira attığını kabul etsin şikayetçi olmayacağım dedim.
Bu şahıs yüzüme baka baka ‘Benim seninle değil eşinle sorunum var, sana bu yüzden bunları yapıyorum’ dedi.
Neyse ki bu konuşmanın ses kaydını akıllı saatim aracılığı ile almıştım.
Yayınlamam yasalara aykırı olduğu için ayriyeten gelip dinlemek isteyen bizzat dinleyebilir.
Karamalak ile eşim Ergin Özkul önceden yakın arkadaşlardı
Buluşup aktiviteler yaparlardı
Ne olduysa Ali Rıza Tığ’ın yanında işe başlayınca ilk işi eşimi ve beni hedef almak oldu.
Eşim de ablasının hasta olduğunu ve onu üzmemesi gerektiğini belirten bir yazı yazdı.
Bu açıklamayı niye yaptım?
Eminim ki Karamalak, bana yapmış olduğu kişisel saldırıların önüne bir set olarak, ablam köşe yazılarında kullanıldı diyecektir.
Durumun doğrusunu bu şekilde açıklığa kavuşturmuş olduk.
*
Ali Rıza Tığ benim küçük yaşta çekmiş olduğum ve içeriğinde yüz mimiklerimin yer aldığı video ile BRTV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çetinkaya aracılığı ile o dönem çalışmış olduğum kurum Elmas Televizyonu’nun Genel Müdürü Akın Kavi’ye haber göndermişti.
Ben de kimsenin şantajına, tehdidine boyun eğmeyeceğim için videoyu bizzat kendim yayınladım
Çünkü içeriğinde utanılacak hiçbir şey yoktu.
Çocukluk hareketleriydi…
Tabi ki olay yargıya taşındı.
Ali Rıza Tığ savunmasında;
“Ben Bilge’yi tanımıyorum, sadece televizyonda çalıştığını biliyorum, videoyu öylesine attım, bi baksın diye. Bugüne kadar hiçbir yazımda kendisini hedef almadım’ dedi.
Bir gazeteci yazdığı yazıların ve yapmış olduğu eylemlerin arkasında durabilmeli.
Duramıyorsa, ya yalan söylüyordur ya da suç işliyordur.
Yalan, suç, iftira, şantaj kelimeleri bir gazetecinin ismi ile yan yana geliyorsa eğer,
Biz bitmişiz demektir.
*
Karaelmas Gazeteciler Derneği’ne tarihini tam hatırlayamamakla beraber 2019 yılında üye oldum.
O dönemki ve şu anki mevcut başkan Mustafa Emen’i bir aile büyüğüm kadar severdim.
Ameliyat olduğunda hastaneye koşmuştum, o gün bir fotoğrafımız çekilmişti, hala galerimde duruyor
Hatta kendisine ’23 Nisan çocuğu’ yazıldığında en az onun kadar öfkelenmiştim.
Ama eşim Ergin Özkul KGD Başkanlığına aday olunca, her şey değişti.
Mustafa Emen benimle bir süre muhattap olmadı. Daha geçtiğimiz aylarda selam sabah vermeye başladı.
Niye?
KGD Emen’in tekelinde mi?
Neyse konumuz bu değil!
Ben şantaja uğradığımda, bana iftira atıldığında, bir üyeniz olan beni neden savunmadınız?
Adamına göre mi bu kınamalar, uyarılar?
Peki siz kadın basın mensupları?
8 Mart’ta madenci anıtı önünde açıklama yapıyorsunuz
Gamze Taşdemir, Duygu Elma Özfidan, Gülseher Cinal, Fadime Yılmaz Elma, Öznur Güneş, Arife Güleryüz…
Sizin kadın hakları savunuculuğunuz adamına göre mi?
Siz kadına karşı hem fiziksel hem de psikolojik olarak şiddetin yanlış olduğunun farkındasınız ama bu psikolojik şiddet bana yapılınca mı 3 maymunu oynuyorsunuz?
Hakarete çekip beni ihraç etmeyin diye açayım!
Görmedim, duymadım, bilmiyorum! Diyorsunuz.
Ali Rıza Tığ bana karşı işlediği suçtan hapis cezası aldı fakat ben sizden kınamayı geçin, bana karşı bir destek bile görmedim!
Elinize pankart alıp, biz şiddete karşıyız diyince kadın hakları savunucusu olmuyorsunuz!
Ha, bazı kadınların haklarını savunuyor olabilirsiniz belki
Ama ben kadın değil miyim? Beni neden kayırdınız?
Sizlere kızmıyorum, sadece üzülüyorum.
Ali Rıza Tığ sadece bana karşı değil, isim vermeden de olsa, diğer insanların kendisinin bahsettiği kişinin kim olduğunu anlayacağı şekilde bir çok kadın hakkında yazılar kaleme alıyor.
Rahatsızlığı olan kimse yok ise bile ben zarar gördüm!
Psikolojik şiddet gördüm!
Kusura bakmayın kiminle dost, kiminle abi kardeş, kiminle arkadaş olduğunuz beni ilgilendirmiyor fakat ‘ben kadına şiddete karşıyım’ pankartı açıyorsanız eğer Ali Rıza Tığ’a da tepki vermeniz gerekiyor.
Aksi takdirde yaptığınız eylem bir ‘Şov’dan öteye gidemiyor!
*
Adnan Küçükvar’a gelecek olursak eğer,
2022 yılında ‘meslek büyüğü’ olarak bir toplantı yapmış ve ‘bundan sonra kimse bel altı yazı yazmayacak, yazan olursa da ofisinin önüne gidip kameralarımızı bırakarak protesto’ edeceğiz demişti.
Ali Rıza Tığ yine bir gün biri hakkında bel altı bir yazı yazmıştı, eşim Ergin Özkul Adnan Küçükvar’a, ‘ağabey hani protesto edecektik’ diye sorduğunda Küçükvar’ın o telefonda nasıl sinir krizi geçirdiğine şahit olmuştum.
Evet Küçükvar, senin de her eylemin adamına göre!
*
Eşim Ergin Özkul Karaelmas Gazeteciler Derneği’nden ihraç edildi.
Gerekçe olarak ise şöyle denildi;
‘Üyesi olduğu halde derneğimiz kurumsal kimliğine, derneğimiz yöneticileri ile meslektaşlarımıza yönelik küçümseyici, aşağılayıcı ve eleştiri sınırlarını aşan yazılı ve Elmas TV programında sözlü ve yorum ifadeleri nedeniyle derneğimiz tüzüğüne, tüzüğümüzde yer alan üyelik ilkelerine aykırı tutumu nedeniyle’
Şaka mı?
KGD Başkan Yardımcısı olmasına rağmen Batuhan Karamalak, KGD’ye ve üyelerine ‘müslüman yılanlar’ dedi.
Bazı gazeteciler bu duruma tepki gösterdi diye derneğin WhatsApp grubu konuşmaya kapatıldı ve Karamalak’a ‘özür dile bitsin bu iş’ denildi.
Karamalak da şey dedi;
“Kusura bakmayın, size demedim”
Bu durum kabul edildi fakat bunun yanlış olduğunu söyleyen eşim Ergin Özkul derneğini küçümseyen kişi ilan edildi ve ihraç edildi.
Komik değil mi?
Ben ne okudum diyebilirsiniz!
Durumu şöyle örneklendirelim.
Biri bir suç işliyor
Bir başka biri bunun suç olduğunu söylüyor
Ve suç olduğunu belirten kişi ceza alıyor.
Olay tam da bu.
Neymiş
Birilerine bir şey ima etmiş,
Algı oyunu tam da o an başlıyor işte!
Madem imalara karşıydınız, niye her gazeteciye aynı tutumu göstermediniz?
Tek kelime ile samimiyetsizsiniz!
Eşim dernek başkanlığına aday olduğunda, düşmanlar dost olmuştu.
KGD’yi başkası yönetmesin, kendi çıkarları doğrultusunda yönetebilmek adına herkes taraf olmuştu ve eminim ki bu ihraç da birilerinin yönlendirmesiyle, eşim bir daha aday olamasın diye yapıldı.
Bu dernek sizin babanızın çiftliği değil!
Yok öyle yağma kafanıza göre taraflı kararlar almak!
Bu ülkede hak var hukuk var!
Ama şaşırmamak gerekiyor.
Şantaja ve iftiraya uğradığım açık bir şekilde mahkeme kararıyla ortada olmasına rağmen Mustafa Emen herhangi bir yorum yapamadı,
Bir kadın olarak, bir basın mensubu olarak, bağlı olduğum dernek benim haklarımı savunamadı.
Niye Pusula Gazetesi’nin sahibi ve çalışanları herhangi bir konuda kınanmıyor?
Soru soruyorum!
Derneği küçümseyici şekilde davranmıyorum.
Bu yazıdan sonra şahsıma karşı herhangi bir uyarı veya kınama cezası verilebilir.
Düşünsenize 7 kişi var ve kafalarına göre ‘Ona ceza verelim, buna vermeyelim’ deniliyor.
Bir şey diyeyim mi?
Beni de atın ya!
Zaten ne yararınızı gördüm ki?
Zaten ne zaman yanımda durdunuz ki?
*
Bugün dernek içinde alınan kararın bir haksızlıktan ibaret olduğunu gördüğümden dolayı geç kalınmış bu açıklamayı yapıyorum.
Ve hiçbirinize de hakkımı helal etmiyorum!