Öğle Vakti a 12:55
Zonguldak PARÇALI BULUTLU 12°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
blank
blank
blank
blank

AŞI İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER

ad826x90

BioNTech Pfizer’ın aşısı ne kadar güvenilir? 5 soruda yanıtı…

Türk kökenli bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech tarafından geliştirilen corona virüsü aşısı birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. “Aşı güvenli mi?” ve “Uzun vadeli yan etkisi olacak mı?” gibi sorular ön plana çıkıyor. Şimdi beş soruda yeni corona virüsü aşısını inceliyoruz.

1) Uzun vadeli yan etkisi olup olmayacağını nereden bileceğiz?

Tüm dünyada insanların içinde bu soruya dair bir şüphe oluştu. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Imperial College London’da bağışıklık bölümü başkanı olan Prof. Robin Shattock, aşılarla ilgili olumsuz olayların çoğunun aşı yapıldıktan aylar veya yıllar sonra değil, çok kısa bir süre sonra meydana geldiğini belirtiyor. BioNTech’in geliştirdiği corona virüsü aşısına dönecek olursak, aşının güvenilirliği binlerce gönüllü üzerinde yapılan klinik deneylere dayanıyor.

Aşıların güvenilirliği, bağışıklık tepkisi üretme yetenekleri, klinik deneylerden elde edilen verilere dayanarak lisanslanıyor. BioNTech Pfizer aşısı da böyle bir süreçten geçiyor. Bugüne kadar 43 binden fazla kişiye uygulanan aşı, ilk olarak Nisan ayında test edilmeye başlanmıştı. East Anglia Üniversitesi’nde tıp profesörü olan Paul Hunter, yepyeni bir aşı türünün söz konusu olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Birisinin aşının bir bileşenine alerjisi olması imkansız değil. Ancak bu, aşının uygulanmasından kısa bir süre sonra ortaya çıkacaktır.”

2) Bilinmeyen sağlık sorunları için risk yaratır mı?

Aşı ruhsatlandıktan sonra bile bilim insanları, klinik araştırmaların nadir yan etkilerini belirlemek için aşının güvenliğini izlemeye devam edecek. Prof. Shattock, konuyla ilgili şu ihtimale de dikkat çekiyor: “Eğer arka planda aşıya ters tepki vermenize neden olacak bir sağlık sorununuz varsa, muhtemelen aynı hastalık Covid-19’a çok daha kötü bir tepki verecektir.” Shattock bu noktada insanların bir karar vermesi gerektiğini söylüyor. Ancak o karar aşaması için henüz zamanımız var.

Aşının bulunmasının corona virüsü salgını açısından insanları heyecanlandırdığından eminiz. Ancak bilinmeyen bir kalp rahatsızlığına ya da otoimmün bozukluklara karşı nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz. Herhangi bir aşı onaylanıp piyasa sürüldüğünde bu sorulara zaten yanıt aranmış oluyor. Sonrasında da sağlık sorunu olan kişilerin özellikle takip edildiği biliniyor. Eğer belirli bir grubun aşıdan olumsuz etkilenebileceğinden şüphelenmek için herhangi bir neden varsa, aşı konusunda dünyada yetkili olan kurum ve kuruluşlar, söz konusu gruptaki güvenliği değerlendirmek için bir alt çalışma yapılmasını istiyor.

3) Aşı gerçekten normale dönmemizi sağlayacak mı?

Şu ana kadar yalnızca 5 milyon insanı aşılamaya yetecek kadar doz üretildi. Bu miktar normale dönmek için yeterli değil. Aşı sayesinde toplumun bir gecede normale dönmesinin mümkün olmadığını söyleyen Prof. Shattock, “Bu kademeli bir süreç olacak ve benim tahminime göre herhangi bir normallik derecesinin geri dönmesi en azından yaza kadar sürecek” diyor. Ayrıca henüz dünyadaki hiçbir ülkenin aşılama stratejisi ortaya çıkmadı. Bu açıdan Türkiye de dahil nasıl bir yaklaşım benimseneceği bilinmiyor. En yaygın görüş ise şu yönde: “Yaşlılara ve savunmasız kronik hastalığı olanlara öncelik verilecek gibi görünüyor. Aşılananların sayısı arttıkça, belki de hayatın normale dönmeye başladığını görebiliriz. Çünkü böylece ağır hasta sayısının azalacağı ifade ediliyor. Daha az kişinin yoğun bakıma ihtiyaç duyacağı ve daha az sayıda insan olduğu için, hastaların daha kaliteli tedavi alacağı bir gelecek bizi bekliyor gibi gözüküyor.

4) Corona virüsüne yakalandıysanız aşı olmanın bir anlamı var mı?

Bir soru işareti de corona virüsüne yakalananlarla ilgili olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin Madrid’den emekli bir fizik öğretmeni olan Bill Dixon şu soruyu sormuş: “Altı hafta önce Covid-19 olmuştum. Bu yüzden bağışık olabilirim veya olmayabilirim. Aşı olmanın bir anlamı olup olmadığı hakkında hiçbir fikrim yok.”

Şimdiye kadar aşı denemeleri, corona virüsüne maruz kalmamış kişilere odaklandı. Bu yüzden aşılamanın virüse maruz kalan insanlar üzerindeki etkisi belirsiz. Virüse karşı bağışıklık zamanla azaldığı için, geçmişte enfekte olanların da aşı olabileceği belirtiliyor. Prof. Shattock, “Doğal enfeksiyon sonucu gerçekleşen bağışıklık seviyesi değişkendir. Bu nedenle bazı insanlar çok güçlü bir bağışıklık kazanırlar. Bazıları da oldukça zayıf bir bağışıklık geliştirir” diyor. Shattock, aşının bağışıklık tepkisini artıracağını söylüyor. Ayrıca insanların aşı olduktan sonra bile bağışıklıklarını güçlendirmek için ek takviye dozlarına ihtiyaç duymalarının olası olduğu söyleniyor.

5) Doğru sıcaklıkta taşımak ve depolamak için nasıl bir altyapı gerekli?

Aşıya dair en önemli soru işaretlerinden biri de taşıma ve depolama mevzusu. Çünkü aşının -70C’nin altında saklanması gerektiği belirtiliyor. Geleneksel aşıların dahi buzdolabında depolanması ile ilgili sorun yaşanabilirken dünyanın -70C sorununun nasıl üstesinden geleceği merak konusu. Prof. Dr. Uğur Şahin, geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili açıklama yapmış ve aşının normal buzdolabında beş gün kadar muhafaza edilebilmesi için çalıştıklarını söylemiş olsa da henüz net bir sonuç yok.

Aşının taşınması, depolanması ve uygulanması pek kolay olmayacak. Şu anki görünüm bu yönde. Ancak altyapı için çalışmalar başladı. Pfizer’ın, aşıyı hastaneler gibi yerel veya bölgesel depolama tesislerine naklederken gerekli sıcaklıkta 1.000-5.000 dozu on güne kadar tutabilen bavul boyutunda nakliye konteynerleri tasarladığı bildirildi. Muhtemelen bu konteynerlerden hemen kullanılmak için çıkarılacak. Aşının dondurucudan çıktıktan sonra 24 saat geçerliliğini koruyacağı belirtiliyor. Prof. Shattock ise özellikle yoğun kullanımın olduğu dönemde çok sayıda aşı yapabilecek merkezlerin kurulmasının olası olduğunu söylüyor.

BioNTech Pfizer’ın aşısı dışında soğuk depolama gerektirmeyen başka aşılar için çalışıldığını da belirtmekte fayda var. Bu yüzden tek umudumuz BioNTech Pfizer’ın aşısı olmasa da şu an onaylanmış olan veya bu kadar güvenilir olan başka bir corona virüsü aşısı bulunmuyor.

Kaynak: Sözcü

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank

Sıradaki haber:

FİLYOS LİMANINA DEMİRLEDİ